EFSANE KALEM ORHAN KEMAL’İ SAYGIYLA ANARKEN

5 Haziran günü ölümü nedeniyle andığımız, ustalarımızdan Orhan Kemal’le ilgili bir derleme. Bir işçi öyküleri yazarından saygılarla.

YAPITLARININ ÖZELLİKLERİ /YAZARLIĞI

Roman ve öyküleriyle çağdaş Türk edebiyatında özgün bir yeri olan Orhan Kemal, toplumsal yaşamımızın değişim dönemlerini gerçekçi bir biçimde yapıtlarında dile getirmiştir. Aydınlık gerçekçi bakışıyla insan-toplum ilişkilerini ustalıkla yansıtmıştır. Hiçbir etkiden iz taşımaz, özgün bir kalemdir. İlk bakışta kendisini kolayca ele veren bir öykücülükte değil, yazarının kişisel özelliğine uyan alçak gönüllü bir öyküleme yaptığı kanısındadır, Sadık Aslankara. Öyküleri zaman zaman anlatımcı özellik taşısa da ekseri “hikaye etmek”ten alabildiğine uzak durarak olup biteni okurun anlamlandırmasına bırakan bir öyküleme yöntemini benimsiyor.
Eksiltili  anlatımı benimsediği gibi , öykülerinin çok büyük bölümünde “son”u  okurun tamamlamasını bekleyen bir şekilde  ortada bırakıyor. Öykülerini sinemasal bir kurguyla yapılandırdığı da öne sürülebilir. Bu nedenle kimi yapıtlarının kısa oyun ya da radyo oyunu veya kısa film tadı bırakışı, anlatmak yerine anlamlandırmayı önemseyişinin göstergesi olarak yorumlanabilir belki. Bunda insanları çok iyi tanıyor olmasının payı olduğu kuşkusuz. Karakterlerini içeriden anlatıyor. Bu da öykücülüğünü zengin, kişilerini renkli kılıyor. Kahramanları gündelik yaşamdan çekip sayfalara taşınmış, her görüntüden öykü çıkarılabilirliğinin bir kanıtı olarak yer alır. Öykünün en önemli özelliklerinden biri olan lafı dolandırmamak, konusunda çok özenli davrandığını izleriz. Asla fazlalıklara rastlanmaz metinlerinde. Ve bu öyküler yazıldığı tarihler de dikkate alındığında, dönemlerinin toplumsal olaylarını aktaran, toplumsal kesitleri, oluşumları, gelişimleri, dönüşümleri haber veren birer belge olarak da değerlendirilebilir. Sadık Aslankara bir incelemesinde onun “ kimi öykülerini, zaman zaman klasik Rus gerçekçilerinden örneğin Gogol’den, Çehov’dan esintiler taşıdığını” söyler. Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 3, s. 624’ de şöyle bir yorum yapmış. Orhan Kemal (1914 – 1970) 1940 yıllarından itibaren yayınladığı öykülerinde “romanlarına oranla, daha yalın ve çarpıcı bir gerçekçilik anlayışından yola çıkar. Irgatların, gündelikçilerin, çırak ve işçilerin yaşamını insancıl bir sevgiyle yansıtırken, toplumsal, giderek ekonomik çelişkileri de göz ardı etmez. Sömürünün, kırsal kesimde ya da sanayi kesiminde olsun, ağa – patron baskısının yol açtığı dramları sergiler. Popülizme sapmadan kentin kenar mahallelerinde oturan emekçi halkın günlük yaşamını, özlem ve düşlerini kendine özgü bir duyarlılıkla anlatır. Ne var ki, dil beğenisi, biçim kaygısı, bu duyarlılık yüzünden ikinci planda kalmıştır hep” Büyük Larousse, cilt 17, s: 8880’ de ise şu cümlelere rastlıyoruz: “Orhan Kemal, öykülerinde ve romanlarında, ” güç yaşama koşulları içindeki küçük insanları, onların geçim sıkıntılarını canlandırır. Ancak sanat anlayışı yalnızca tanıklık etmeyi değil, halkın daha iyi bir yaşama ulaşmasına yardımcı olacak uyarıcı, yönlendirici bir gerçekçilik yolunu izlemiştir… Gurbetçilerin İstanbul’daki yaşamından kesitler vererek… köylülerin, ırgatların, küçük el sanatlarıyla uğraşanların, küçük memurların… kadınlarla, genç kızlar ve çocukların serüvenlerini ele alan … kenar mahallede yaşayan, kendi toplumsal konumlarından daha geriye itilmiş ailedeki kadınlarla ilgili” eserler yazmıştır. Büyük Ansiklopedinin, Cilt 12, s: 4393’ e baktığımızda ise; “İstanbul gibi büyük kentlerdeki küçük insanların sorunlarını işleyen ve gerçekçi edebiyatımızın önde gelen yazarlarından biri olan Orhan Kemal, “diyaloglara dayanan yalın anlatımı ve olay örgüsüyle kimi zaman senaryo tekniğine yaklaştı”, tanımlamasını yapar. Öykülerini  basit tümcelerle yazmaya özen gösteren,çoğunlukla diyalogları kullanan Orhan Kemal, özellikle konuşmacılar arasında birbirini tamamlayan konuşmalara yer verir. Öykülerinin baş kişilerini gerçek dünyada gözlemlediği kişilikleriyle gerçekçi betimleme ve dil kullanımlarıyla okuyucusuna aktarmaktadır. Bu tutumuyla da toplumun çoğunluğunu oluşturan bu tür insanları hem onlar gibilerini tanıma fırsatı olmayan okuyucularına tanıtmakta, hem de kendileri de aslında onlardan olanlara yardımcı, uyarıcı ve yönlendirici olabilecek nitelikte gerçekçi bir yol izlemektedir. Aysu Erden’in bir Orhan Kemal araştırmasında şu saptamalara rastladım: “Orhan Kemal’in öykülerine arka plan – sorun – çözüm – değerlendirme dizgesinden oluşan büyük ölçekli bir kurgu hakimdir. Onun öykülerini gerçekçi kılan özelliklerden biri de, diyaloglarının doğallığının yanı sıra, işte bu tür bir kurgunun varlığıdır. Çünkü öykü dışı gerçek dünyada da yaşamlarını halen sürdürmekte olan bu küçük insanlar belirli arka planların önünde sorunlarına çözüm aramakta, bulamadıkları zaman da kendilerince doğru olan çözümleri yine kendileri oluşturmakta, bu çözümleri değerlendirme görevini de diğer insanlara bırakmaktadırlar. Gerçek dünya ile ilgili gözlemlerini olduğu gibi yansıtacak kadar gerçekçi ve gündelik dil kullanımına yakındır. Okuyucusuna, öykülerinin baş kişileriyle ilgili aktardığı bilgilerin miktarı, gözlemlediği gerçeklerle sınırlıdır. Türü ise içinde yaşadığı toplumun kimi insanlarının sorunları ve kendi kendilerine buldukları çözümlerdir. Ve yazar aslında bu insanları çok iyi tanımaktadır.  Toplumun çeşitli kesimlerinden edindiği izlenim, gözlem ve anılarından oluşturduğu  öykülerinde insan-toplum  gerçeklerinden canlı kesitler sundu. İlk öykülerinde Çukurova’nın tarım ve fabrika işçilerinin sorunlarını dile getirerek, sanayileşmeye geçiş dönemi insanının işçileşme sürecini, çalışma ve yaşama koşullarını; kentteki köylünün bu değişim içindeki sürüklenişini yansıttı.  Öykücülüğünün ikinci evresinde İstanbul ve bu çevredeki ‘küçük insan’ların sorunlarını konu edindi. 1950 sonrası yıllarda, edebiyat alanında yaygın olan soyut, kapalı bir anlatıma yöneliş karşısında; toplumsal gerçekçi yönelimin etkili örneklerini verdi. Hapisane, çocuklar, işçiler, köylüler, ‘küçük insan’lar, kimsesiz çocuklar, kadın, aşk… öykülerinin başlıca temalarını oluşturdu.

ORHAN KEMAL ÖYKÜCÜLÜĞÜNE İLİŞKİN YAPITLAR

Asım Bezirci’nin Orhan Kemal (Evrensel, 1994), Hikmet Altınkaynak’ın Orhan Kemal’in Hikâyeciliği (Adam,2000) Nurer Uğurlu’nun Orhan Kemal ve İkbal Kahvesi’ni (1973), Fikret Otyam’ın Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları’nı (1975), Muzaffer Buyrukçu’nun Arkadaş Anılarında Orhan Kemal’ini (1984)

EDEBİ YAŞAMI

Yazın yaşamına askerdeyken şiirle başladı. İlk şiirleri Raşit Kemali imzasıyla “Yedigün” ve “Yeni Mecmua”da çıktı. Bunları, hapisteyken “Yeni Ses”, “Ses”, “Yürüyüş” dergilerinde yayımladıkları izledi. Orhan Kemal, ilk öykülerini 1940’tan sonra yayımlıyor. Şiiri bırakıp öyküye yönelişinde Nâzım Hikmet’in büyük rolünün bulunduğu öne sürülebilir.Nazım Hikmet’leÜç Buçuk Yıl adlı yapıtında bunu kendisi şöyle söylüyor; Nâzım, “Siz düzyazı yazın düzyazı,” demiştir Orhan Kemal’e, “sonra uzun uzun anlat küçük hikâye denemesini de önermiştir ona.İlk düzyazısı, Baba Evi romanının bir bölümü olan “Balık” 1940’ta “Yeni Edebiyat” gazetesinde yayımlandı. İlk öykülerini ise Raşit Kemali ve Orhan Raşit imzalarıyla  yine aynı gazetede yayımladı. Bunları, 1942’de ve 1943’lerde, Orhan Kemal imzasıyla “Yürüyüş” ve “İkdam” gazeteleri ile “Yurt ve Dünya” dergisinde çıkan öyküleri izledi.  Bu yıllarda şiirlerini de yayımlamakla birlikte, asıl çalışmalarını öyküye yöneltti. Öyküleri “Varlık”, “Gün”, “Yığın”, “Seçilmiş Hikayeler”, “Yaprak”, “Yeni Başdan”, “Yeditepe”, “Beraber” gibi dergilerde yayımlanırken; birçok romanı da “Vatan”, “Dünya”, “Ulus”, “Son Havadis” ve “Cumhuriyet” gazetelerinde tefrika edildi. 

YAŞAMI

Orhan Kemal (Mehmet Raşit Öğütçü) 15 Eylül 1914 tarihinde Ceyhan’da doğdu. 1930’da  babasının politik sorunları yüzünden Suriye’ye geçmesi üzerine, Orhan Kemal de ortaokulun son sınıfında öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Suriye ve Lübnan’da bir süre babasıyla birlikte kaldı. Lübnan’da babasının açtığı lokantada garsonluk ve bulaşıkçılık yaptı. Daha sonra bir basımevinde işçi oldu.  1932’deAdana’ya döndü (1932). Çırçır işletmelerinde işçi, dokumacı, ambar memur, Milli Mensucat Fabrikası’nda katip olarak çalıştı. 5 Mayıs 1937’de evlendi. Nisan 1938’de kızı Yıldız doğdu. Aynı günlerde Niğde’de askerlik görevine başladı. Burada, “yabancı rejimler lehine propaganda  ve isyana muharrik” suçundan yargılanarak, 27 Ocak 1939’da beş yıla hüküm giydi. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1940 yılı kışında Bursa Cezaevi’nde Nazım Hikmet’le tanıştı. Eylül 1943’te tahliye olunca Adana’ya döndü. Karataş’ta toprak taşıma işinde bir ay amelelik yaptı. 14 Nisan 1944’te Devlet Demiryolları’nda “muvakkat hamal” olarak çalıştı. Aynı yılın haziranın da Güzel İzmir Nakliyat Ambarı’nda iş buldu. Bir sure sonra bu işten de çıkarıldı. 13 Temmuz 1944’te oğlu Nazım doğdu. 1945 yılı yazında Kilis’e giderek, kalan 35 günlük askerlik görevini tamamladı. Çorum’a sürgüne gönderildi. Babasının, dönemin başbakanı Recep Peker’e telgraf çekmesi üzerine, 26 Ekim 1946’da bırakıldı. Kayıtlar onun Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptığını da gösteriyor. Aralık 1949`da 3. çocuğu Kemali doğdu. 1950’de İstanbul’a yerleşerek hayatını yazılarıyla kazanmaya çalıştı. Kasım 1957 de 4.çocuğu Işık doğdu. 7 Mart 1966’da bir ihbar üzerine iki arkadaşıyla birlikte tutuklandı. “Hücre çalışması ve komünizm propagandası’ yaptıkları gerekçesiyle tevkif edilerek Sultanahmet Cezaevi’ne gönderildi. 7 Nisan’da  Türk Edebiyatçılar Birliği, Gen-Ar Tiyatrosu’nda 30. sanat yılı nedeniyle bir jubile düzenledi. Toplantıda Melih Cevdet Anday, Yaşar Kemal ve James Baldwin birer konuşma yaptı. Bilirkişice verilen; “suç teşkil eden bir cihet bulunmadığı hususunda”ki rapor üzerine  13 Nisan 1966’de serbest bırakıldı. 17 Temmuz 1968’de bu davadan beraat etti. 23 Temmuz 1969’da ilk pasaportunu alarak çağrı üzerine Ağustosta eşiyle Sovyetler Birliği’ne, Moskova’ya gitti. Orada bir kanama geçirir, Yazarlar Birliği’nin yardımıyla hastaneye yatar.

Hekimler beş altı ay kalıp iyice tedavi -olmasını, dinlenmesini salık verirler. Fakat o, on gün sonra, tedavisi bitmeden çıkar. Eylül ortalarında Türkiye’ye döner. Önce Ekmek kitabıyla Türk Dil Kurumu 1969 Hikaye Ödülünü alır. Ankara Sanat Tiyatrosu 22-29 Ekim günleri arasında «Orhan Kemal’e Saygı Haftası” düzenler. 1969’da Cumhuriyet’te Üç Kağıtçı romanı tefrika edilir ve Kötü Yol romanıyla birlikte kitap olarak yayımlanır.

1970 yılının ilk aylarında Orhan Kemal biraz toplar, sağ­lığı düzelir. 1970 Nisanının sonlarına doğru yeniden kriz geçirir. 5 Mayısta Sofya’ya gider. Karısı Nuriye hanım da yanındadır. Bulgaria Oteli’nin dördüncü katında kalmaktadırlar. Amacı, ilerde, “93’ten Bu Yana” adıyla ailesinin hikayelerini yazmaktır. Fakat çok dolaşamaz, rahatsızlığı arada bir nüksetmektedir. Bir gün kriz geçirir. Sofya Hükümet Hastanesi’ne yatar. Durumu gitgide kötüleşir. 2 Haziran saat 21. 15’te  vefat eder. 5 Haziran Cuma günü Bulgar Yazarlar Birliği’nde Orhan Kemal için bir tören düzenlenir. Ertesi gün saat cenazesi özel araba ile Türkiye’ye yola çıkarılır. Cenaze konvoyu Edirne’den Babaeski’ye gelidiğinde, asfaltın dönemecinde bir işçi arabaya yaklaşır. Elindeki çiçek demetini uzatır. Demetin üzerindeki bantta şunlar yazılıdır :«Biz işçiler, hatıran önünde saygıyla eğiliriz.» Orhan Kemal, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilir.

ÖYKÜLERİ

 Ekmek Kavgası, 1949; Sarhoşlar, 1951; Çamaşırcının kızı, 1952; 72.Koğuş,  1954;  Grev, 1954; Arka Sokak, 1956; Kardeş Payı, 1957; Babil Kulesi, 1957; Dünyada Harp Vardı, 1963; Mahalle Kavgası, 1963; İşsiz, 1966; Önce Ekmek, 1968; Küçükler ve Büyükler, (ö.s.), 1971. Ayrıca öykülerinden yapılan derlemeler Bilgi Yayınevi’nce dört cilt olarak yayınlandı: I. Yağmur Yüklü Bulutlar, 1974; II. Kırmızı Küpeler, 1974; III. Oyuncu Kadın, 1975; IV. Serseri Milyoner/İki Damla Gözyaşı, 1976. Arslan Tomson, (ö.s.), 1976; İnci’nin Maceraları, (ö.s.), 1979. 

ROMANLARI

Baba Evi, 1949; Avare Yıllar, 1950; Murtaza, 1952; Cemile, 1952; Bereketli Topraklar Üzerinde, 1954; Suçlu, 1957; Devlet kuşu, 1958; Vukuat Var, 1958;  Gavurun kızı, 1959; Küçücük, 1960; Dünya Evi, 1960; El Kızı, 1960; Hanımın Çiftliği, 1961; Eskici ve Oğulları, 1962 ( Eskici Dükkanı adıyla 1970); Gurbet Kuşları, 1962; Sokakların Çocuğu, 1963; Kanlı Topraklar, 1963; Bir Filiz Vardı, 1965; Müfettişler Müfettişi, 1966; Yalancı Dünya, 1966; Evlerden Biri, 1966; Arkadaş Islıkları, 1968; Sokaklardan Bir Kız, 1968; Üç Kağıtçı, 1969; Kötü Yol, 1969; Kaçak, 1970; Tersine Dünya, 1986.    

OYUNLARI: İspinozlar, 1965; 72. Koğuş, 1967.  ,ANI: Nazım Hikmet’le Üç buçuk Yıl, 1965. 

İNCELEMELERİ: senaryo tekniği ve senaryoculuğumuzla ilgili notlar, 1963.  

RÖPORTAJLARI :  İstanbul’dan Çizgiler, (ö.s.) 1971.

ÖDÜLLERİ

1958 Sait Faik Hikaye Armağanı Kardeş Payı ile 1967 Ankara Sanatseverler Derneği Yılın En İyi Öykücüsü ödülü 1969 Sait Faik Hikaye Armağanı Önce Ekmek ile 1969 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü Önce Ekmek ile

ORHAN KEMAL  ADINA DÜZENLENEN YARIŞMALAR

a)ROMAN ÖDÜLÜ İlki 1972’de verilen (Yılmaz Güney , Boynu Bükük Öldüler ), her yıl yazarın ölüm yıldönümünde verilmek üzere, konulan “Orhan Kemal Roman Armağanı” ailesi tarafından düzenlendi.

b) ÖYKÜ ÖDÜLÜ Adana’da  kesintilere uğramakla birlikte  kimi zaman edebiyat grupları kimi zaman da yerel yönetim destekli olarak yaklaşık on yıldır Orhan Kemal Öykü Yarışması düzenleniyor.  

Her zaman gurur duyduğum ödüllerimden biri olan, 2009 yılı Orhan Kemal Öykü Ödülü ikinciliğini alan Tuz Saraylar kitabımla kendisine sonsuza dek saygılarımı sunduğum, ustamızı bir kez daha hayranlıkla anıyorum.

Yayınlayan

serapgokalp

Bursa doğumlu. Bir süre devlet memurluğu yaptı, istifa ederek otomotiv, gıda, tekstil, çelik, inşaat sektörlerinde değişik görevlerde çalıştı. İlk öyküsü Edebiyat-81 dergisinde 1983 yılında, daha sonra Yeni Olgu, Kıyı, Öner Sanat, Karşı, Yaklaşım, Yazko, Papirus, Agora, Türk Dili dergilerinde yayınlandı. Sonraki yıllarda; İle Dergisi, Patika Dergisi, Anafilya, Havuz, Öykü Teknesi, Sözcükler, Notos, Kurşun Kalem, Kar, Dünyanın Öyküsü, Kitaplık, Gösteri dergilerinde öyküleri, inceleme yazları yer aldı. İlk öykü dosyası Böcek Cinayetleri’dir. Ancak yayıncı tarafından yıllarca bekletilip basılmadığı için dosyayı geri almış ve imha etmiştir. İkinci dosyası Astak Kum Saatinde Akarken adlı kitabı, 2002 yılında Sistem Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı. Otuz sekiz yeni öyküsü 267 sayfalık bu ilk kitapta yer aldı. İkinci kitabı Kulak Misafiri, 2009 yılında Pupa Yayıncılık tarafından basıldı. Ödüllü öykülerinin yer aldığı bu kitabı Orhan Kemal Ödüllü üçüncü kitabı Tuz Saraylar izledi. 2010 yılında İlya Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı. Dördüncü kitabı Pirana Kahkahaları 2017 yılında Kanguru Yayınları tarafından yayımlandı. Kişisel kitapları dışında Anlatılan Bizim Hikâyelerimiz, Çığlık, Mübadele Öyküleri, Öykü Dostluğu, Kadınların Ruh Acıları, Öyküden Çıktım Yola-252 Yazardan Minimal Öyküler, Gurbet (Almanya, Gökyüzü Yayınevi Seçkisi) Tanzimattan Günümüze Rumeli Motifli Öyküler seçkilerinde öyküleri yer aldı. Kadın Yazarlar Derneği Yayını, Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor adlı projede öykü atölyeleri düzenleyerek aynı adlı yapıtta ve yine Kadın Yazarlar Derneği Yayını olan Söz Kesmek, Kına Yakmak, Nikah Kıymak adlı kitapta incelemeleri, yayınlandı. Öykü kitapları dışında Kalp Krizi, Bu Gece Uyku Yok Çünkü ve Buket Başaran Akkaya ile ortak oyunlaştırdıkları İki Çığlık, İki Türkü, Bir Ağıt adlı oyunları bulunuyor. Serap Gökalp’in bir öyküsünden oyunlaştırılan bu oyun Devlet Tiyatrolarına kabul edildi. Çalışmalarından Fadime Hanımın Işığı adlı öyküsü Petrol İş Sendikası – Kadın Öyküler Yarışmasında 2007 birinciliğini, Sisin İzi adlı öyküsü, Madenci Öyküleri Yarışması 2007 ikinciliğini, 16/24 Vardiyası adlı öyküsü, Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri Yarışması 2007 üçüncülüğünü kazanmıştır. 2009 yılında Tuz Saraylar adlı dosya ile katıldığı öyküleri Orhan Kemal Ödülü ikinciliğini almıştır. Metin incelemelerini dergilerde, internet edebiyat siteleri ve edebiyat etkinliklerinde, paylaşmaktadır. Halen ÇYDD Bodrum şubesinde ve Bodrum Kent Konseyinde gönüllü olarak çalışmakta öykü atölyeleri düzenlemektedır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s