Bir Ege öyküsü Kanı Unutma’nın yakın okuması -Bölüm 3

Hikayenin mekan ve zaman unsurları

Hikaye mekânının iki çeşit olduğunu söyleyeceğim. Birincisi annenin yüreği, belleğidir. Fiziksel ortamsa köyün sahili. Açık alanda geçen hikayenin gerçek zamanı “şimdi” belki on beş yirmi dakikalık bilemediniz yarım saatlik bir süreyi kapsar ama geri sıçramalarla ve zamanın yazar tarafından yeniden yapılandırılmasıyla neredeyse elli altmış yıllık bir süreyi aktarır okura. Şimdi zaman unsurunun nasıl kullanıldığına ilişkin kazı çalışmalarıma başlıyorum.

Füruzan zaman parçalarını, çizgisel düz bir sıra içinde değil, konuşmalar, düzenlemeler ve yinelemelerle yeniden oluşturduğu ve yapılandırdığı uyumlu parçalar haline getirerek kullanır. Her zaman. Barthes’in terimini kullanıyorum; rapsodik düzen.

Zamanın kullanımını, sıçramalarını bu metinde daha iyi kavrayabilmek amacıyla bir çizelge yapmayı deneyeceğim. Eğer yapılandırma olmasaydı zamanın akışı “olayların tarihsel akışı” sütunundaki gibi olacaktı. Yapılandırılmış zaman ise “hikayedeki akış” sütununda yer alıyor.

ÇİZELGE-1

OLAYLARIN TARİHSEL AKIŞITARİH SIRASIHİKAYE SIRASIHİKAYEDEKİ AKIŞ
Baba Halil İbrahim’in geçmişi1ŞİMDİ 19Dinleyen özne yabancının köye gelişi
Durkadın Ana’nın evlenişi (16 yaş)27Musa’nın askerliği
Durkadın Ana’nın ilk beeği (17 yaş)38Deli zeytinlikle ilgili düşünceler, turistler ve arkeologların gelişi
Durkadın Ana’nın kör oluşu (10 yıl önce)49Musa’nın deli zeytinlikten vazgeçişi
Delikanlıların geçmişleri51Baba Halil İbrahim’in geçmişi
Zenker Osman’ın geçmişi610Musa’nın gidişinin kesinleşmesi, Durkadın’ın ağıtı, kocasından dayak yiyişi,
Musa’nın askerliği711Musa’nın uykudan kalkması, çorba içmesi (ertesi sabah)
Deli zeytinlikle ilgili düşünceler ve arkeologların gelişi86Zenker Osman’ın geçmişi
Musa’nın deli zeytinlikten vazgeçişi912-aDelikanlıların gidişleri
Musa’nın gidişinin kesinleşmesi, Durkadın’ın ağıtı ve kocasından dayak yiyişi104-aDurkadın Ana’nın kör oluşu (10 yıl önce)
Musa’nın uykudan kalkması, çorba içmesi (ertesi sabah)112Durkadın Ana’nın evlenişi (16 yaş)
Delikanlıların gidişleri123Durkadın Ana’nın ilk bebeği (17 yaş)
  4-bDurkadın Ana’nın kör oluşu (Tekrar)
  12-bDelikanlıların gidişleri (tekrar)
Yaşamın olağan akışı (gidişin birinci ayı)135Delikanlıların geçmişi
Musa’dan mektup gelmesi1413Yaşamın olağan akışı (gidişin birinci ayı)
Sevinç giysisi basma elbiselik1514Musa’dan mektup gelmesi
Zenker Osman’ın kaçıp gelmesi1615Sevinç giysisi basma elbiselik
İbrahim’in ölüsünün gelmesi (Osman’ın gelişinden yedi gün sonra)1716Zenker Osman’ın kaçıp gelmesi
Durkadın Ana dört aydır sahilde bekliyor1817İbrahim’in ölüsünün gelmesi (Osman’ın gelişinden yedi gün sonra)
Dinleyen özne yabancının köye gelişi19  ŞİMDİ18Durkadın Ana dört aydır sahilde bekliyor
Musa iki ay sonra gelecek  GELECEKGELECEKMusa iki ay sonra gelecek

S. 14’te zaman sıçraması (…) “Benim dedemden bu yana (…) >> geri; iki kuşak boyu. (…) eğer o yabancı kadın gelmeseydi(…) >>> geri; daha yakın geçmiş. (…) Babası: “Kurgumuz sünger balık üzeredir(…) >> geri; kuşaklar boyu.

S.15 “Taa Yunan gâvuru toprağımıza ayak bastığında da böyleydi(…) >>> geri; Kurtuluş savaşı yılları, babanın askerliği dönemine karşılık geliyor.

S.20 “Helalleştiler.

İskeleye varıp küçülene dek onları tek gözümle islediydim. (…) >> geri; Musa’nın gidişi anı. (…) Sol gözüm görmez demiş miydim başta? (…) >> daha geri; Durkadın ananın görmez oluş hikayesine.

   Bazen de cümlenin kendisiyle zamanı geri döndürür. En güzel örneği buraya alıyorum. Okuduğumuzda bir büyülenme yaşadığımız cümlelerden. “Yumuşadı fotoğrafın kâğıdı.” (S. 24) Bu kesinlikle bir utsuroidir.( Bir şeyin ruhunun boşlukta iki durum arasında asılı gibi durduğu an. R.Barthes.) İki durum arasında asılı gibi duran an… 1. durum: oğul uzaktadır 2.durum her zaman göğsünün üstündedir. Yumuşamış fotoğraf kâğıdını gördüğümüz an… Utsuroi…

   S.29 Eve vardım. >> geri; Musa’nın gidişinden az sonra.

   Füruzan’ın geri sıçramaları ne amaçla kullandığına bakıyorum;

  1. Durkadın’ın portresi için (gençliği, körlüğü, yaşam koşulları vs.),
  2. Oğlu Musa’nın portresi için(delikanlı olarak yaşam savaşı ve gitme nedeni),
  3. Baba’nın portresi için (savaş yılları),
  4. Musa’nın gidişine neden olan olayın açıklanması amacıyla.

   Burada akan özneden söz edeceğiz. Öznenin duygusal anlatısı. Oradan oraya ilgisizmiş gibi duran ama kuşku götürmeyecek denli derinlikli ve ilintili imgelemelerle gerçekleştirilen anlatı. Bir an akışın hızla geçmişe doğru gittiğine sonra hızla ters yöne şimdiye döndüğüne tanık oluruz.

   Durkadın’ın sıçramaları bir tür girdap, duygu akışı içindedir. Beri yandan okur olarak hem olay hem karakterler için “çıkarımsal gezintiler yapmasına olanak tanır.” (Çıkarımsal gezinti: Okurun öteki hikaye ve yaşam deneyimlerinden oluşan hikayenün devamına ilişkin tahminleri.  Umberto Eco-Anlatı Ormanında Altı Gezinti)

 Umberto Eco’ya başvuruyorum. Bu yöntem okurun öngörülerini harekete geçirdiği gibi olup bitenle, karakterle özdeşleşmesini sağlar, tutku oluşturur ve elbette gerilimi…

   Evet “spazm” zamanı…

Hikaye tümüyle bir spazm zamanıdır kanımca. Spazm zamanının özelliklerini anımsayarak ilerleyelim. 

  1. Spazm zamanı korku doludur: Annenin korku dolu bekleyişidir.
  2. Beklenmediktir: Anne açısından beklenmediktir. Tam zeytinlikle haşır neşir olunması söz  konusuyken o alanın dokunulması yasaklanmış, çocuk süngere gitmiştir.
  3. Spazm zamanı haksızlık yüklüdür: Anne bunun haksız olduğunu söyler. İyi ama ne Musa’ya ne kocasına söyledikleri, tavırlarındaki direniş verilmiş kararı değiştirmez. S.16’da dinleyene yakınır; “Ne dediysem yer etmedi kadın kızım.”
  4. Spazm zamanı kışkırtıcıdır; Durkadın ananın söylendiği, isyan ettiği kocasıdır görünürde ama gerçekte düzenle ilgili saptamadır. Bu nedenle kışkırtıcıdır. Osman’ın kaçıp gelerek anlattıkları sonra İbrahim’in cenazesi kışkırtmalardır, uzun ağrılı sürecin parçalarıdır.
  5. Uzun ve ağrılı bir süreçtir: Okurun tanıklık ettiği yaşam parçasından önce başlamış olan ve bize iki ay daha süreceği belirtilen Durkadın ananın olasılıkla sahilde beklemekle geçireceği uzun ve duygusal olarak ağrılı bir süreç söz konusudur.

Sürecek

Yayınlayan

serapgokalp

Bursa doğumlu. Bir süre devlet memurluğu yaptı, istifa ederek otomotiv, gıda, tekstil, çelik, inşaat sektörlerinde değişik görevlerde çalıştı. İlk öyküsü Edebiyat-81 dergisinde 1983 yılında, daha sonra Yeni Olgu, Kıyı, Öner Sanat, Karşı, Yaklaşım, Yazko, Papirus, Agora, Türk Dili dergilerinde yayınlandı. Sonraki yıllarda; İle Dergisi, Patika Dergisi, Anafilya, Havuz, Öykü Teknesi, Sözcükler, Notos, Kurşun Kalem, Kar, Dünyanın Öyküsü, Kitaplık, Gösteri dergilerinde öyküleri, inceleme yazları yer aldı. İlk öykü dosyası Böcek Cinayetleri’dir. Ancak yayıncı tarafından yıllarca bekletilip basılmadığı için dosyayı geri almış ve imha etmiştir. İkinci dosyası Astak Kum Saatinde Akarken adlı kitabı, 2002 yılında Sistem Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı. Otuz sekiz yeni öyküsü 267 sayfalık bu ilk kitapta yer aldı. İkinci kitabı Kulak Misafiri, 2009 yılında Pupa Yayıncılık tarafından basıldı. Ödüllü öykülerinin yer aldığı bu kitabı Orhan Kemal Ödüllü üçüncü kitabı Tuz Saraylar izledi. 2010 yılında İlya Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı. Dördüncü kitabı Pirana Kahkahaları 2017 yılında Kanguru Yayınları tarafından yayımlandı. Kişisel kitapları dışında Anlatılan Bizim Hikâyelerimiz, Çığlık, Mübadele Öyküleri, Öykü Dostluğu, Kadınların Ruh Acıları, Öyküden Çıktım Yola-252 Yazardan Minimal Öyküler, Gurbet (Almanya, Gökyüzü Yayınevi Seçkisi) Tanzimattan Günümüze Rumeli Motifli Öyküler seçkilerinde öyküleri yer aldı. Kadın Yazarlar Derneği Yayını, Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor adlı projede öykü atölyeleri düzenleyerek aynı adlı yapıtta ve yine Kadın Yazarlar Derneği Yayını olan Söz Kesmek, Kına Yakmak, Nikah Kıymak adlı kitapta incelemeleri, yayınlandı. Öykü kitapları dışında Kalp Krizi, Bu Gece Uyku Yok Çünkü ve Buket Başaran Akkaya ile ortak oyunlaştırdıkları İki Çığlık, İki Türkü, Bir Ağıt adlı oyunları bulunuyor. Serap Gökalp’in bir öyküsünden oyunlaştırılan bu oyun Devlet Tiyatrolarına kabul edildi. Çalışmalarından Fadime Hanımın Işığı adlı öyküsü Petrol İş Sendikası – Kadın Öyküler Yarışmasında 2007 birinciliğini, Sisin İzi adlı öyküsü, Madenci Öyküleri Yarışması 2007 ikinciliğini, 16/24 Vardiyası adlı öyküsü, Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri Yarışması 2007 üçüncülüğünü kazanmıştır. 2009 yılında Tuz Saraylar adlı dosya ile katıldığı öyküleri Orhan Kemal Ödülü ikinciliğini almıştır. Metin incelemelerini dergilerde, internet edebiyat siteleri ve edebiyat etkinliklerinde, paylaşmaktadır. Halen ÇYDD Bodrum şubesinde ve Bodrum Kent Konseyinde gönüllü olarak çalışmakta öykü atölyeleri düzenlemektedır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s