BODRUM’UN TANRISI BAŞKADIR!

Edebiyat yazıları yazmak güzeldir, keyiflidir, insana yaşam sevinci verir. Ama bizlerin bir de günlük yaşamı var ve hiç de yazdığımız, yarattığımız atmosferlere benzemez. Mesela, 21.yy da yaşayan bendeniz Bodrum’da yaşayan bendenizin günlük yaşamı çileye dönüşebilir mi? Dönüşür. İşte size onun hikayesi.

Bodrum’da olmanın güzel yanlarını pahalı otel reklamlarında görürsünüz. Ünlülerin “beach”lerdeki pozlarına bakıp iç geçirirsiniz. Ben size o dekorun arkasını anlatacağım.  

Nisan aylarında sokaklarda caddelerde bavul tıkırtılarıyla başlar sezon. (Öyle 1 Temmuz Kabotaj bayramında değil.) Turizm emekçilerinin bavullarının tekerleklerinin sesidir. Kan ter içinde günde 16-18 saat çalışıp “barınak” tanımından öteye geçmeyen yerlerde yatıp kalkmak için işbaşı yapar, kovulmamak için,  değil emekçi haklarına sahip olmak, insan haklarına hakaret sayılacak koşullarda çalışırlar. Ama siz onları jilet gibi ütülü üniformaları içinde “dile benden ne dilersen” gülüşünün şemsiyesi altında havada zarafetle süzülürken görürsünüz.

Başka tekerlekler daha gezer Bodrum sokaklarında. Turistlerin bitmeyen tüketim gereksinimlerine cevap veren taşıyıcı araçlar da sabahın erken saatlerini seçer. Marinalardaki lüks yatların siparişleriyle tepeleme yüklü araçların dönen tekerlekleri  de vardır, karpuz satmak için tüm Bodrum’u dolaşanlar da. Yasak başlamadan inşaatları bitirmek isteyen firmaların mikserleri, kamyonları yollarda deli gibi gider gelirler… O tekerlerin hikayesi başka bir yazının konusu olur. Cankurtaranların tekerleklerinin ise saati  yoktur.  Sonra efendim, Bodrum’un daracık sokaklarında lüks”jeep”lerin tekerlekleri de gezer. Sanırsınız tatile değil de savaşa gelmiş, mühimmat taşıyorlar. Bunlar her türlü geçiş üstünlüğüne, park ayrıcalığına sahip tekerleklerdir. Allah bile onlara bir şey yapamaz. (Nereden biliyorsun dersen, bu kadar bedduaya rağmen bu tekerlekler Bodrum sokaklarında dönmeye devam ediyor da ondan.) Bunlar, sıfırı bol rakamlarla alınmış evlerin (ev demem lafın gelişi) önlerinde park ederler. (Kendi evleri olmasa bile orada durma hakları vardır. Kimsa karışamaz.) O evler ki havuzları pırıl, bahçeleri sulanmaktan yeşil, son sistem musluklarından depolarından/kuyularından gelen suları akan “ev”lerdir.  Şimdi bu “ev” sözcüğünde azıcık duralım. Ev demişken, bir evin en temel gereksiniminin su ve elektrik olduğuna sizler de katılırsınız sanırım. (Öyle ya o havuzlar, o çimler, çiçekler, o duşlar… Bizde dizi dizi su biriktirme kapbarı var, gece gezerken başınızı gözünüzü yarabilirsiniz.) Yok, Bodrum’da öyle değil işte. Su, özellikle her gün musluğu açmadan önce besmele çekmeniz gereken, üç kulhuvalla bir elham okumanıza rağmen,-kalabalığın gürültüsünden olmalı,- Tanrı’nın kulaklarına ulaşmadığı için sonuçsuz kalan bir eylemdir. Burada, Bodrum’da Tanrı MUSKİ adıyla anılır. İstediğiniz kadar seslenin (müşteri hizmetleri) istediğiniz kadar sunaklar sunun (dilekçeler) istediğiniz kadar yakarıcıları (muhtarlar, ki onlar bu çağda Bodrum denen yerde eşeklerle yurttaşlarına su taşıyan efsane kişilerdir) istediğiniz kadar kurban ayini yapın (bunu birazdan söyleyeceğim) MUSKİ tanrısı kör ve sağırdır. Onun kendi planı vardır. Yılın en sıcak ve en kalabalık Temmuz, Ağustos ayında ahaliyi susuz bırakır. Burada amaç insan nefsini terbiyedir. Salgın hastalıkta temiz mi olunması gerekiyormuş, terden çöpten  pis kokan sokaklarda mı gezilmesi gerekiyormuş, denizde yüzmeye bilmem nereye gidip (plajların hepsi işgal edildiğinden) eve gelip tuzlu tuzlu güne devam mı etmeniz gerekiyormuş, bulaşıklar mı yığılmış, tabak bardak mı kalmamış, kıçınıza giyecek don mu kalmamış, yemek pişirmek, yiyecekleri yıkayıp hazırlamak imkansız olduğundan en pahalıya aldığınız sebze meyveler çöpe mi gitmiş… MUSKİ tanrısının umuru olmaz! Beri yandan,  öteki Tanrı AYDEM’in fedakar, çalışkan melekleri(!) halkın sesi olmaya çalışan basın emekçisini ( Gazeteci Fatih Bozoğlu’na selam olsun) saldırıp kamerasını kırar, hakaret eder, cezalandırır da ne Tanrı AYDEM’in  Tanrı MUSKİ’nin umuru olmaz! Birbiri ardına gelen konuklarınızla susuzluk çilesini, kazılan yolların çilesini yaşaaaaar gidersiniz! MUSKİ tanrısı ölmenizi veya buradan gitmenizi istiyor gibidir. Cennetten kovulduğu halde kuşaklar boyudur cennete gitmek için akıl almaz eziyetler çeken insanoğlunun Bodrum sevgisi, cennet Bodrum sevgisini açıklamak herhalde psikologların işi. MUSKİ mi? Bu hikayede insanı cennetten kovuyor ya işte!

EK SÖZ: Seçimde gezen siyah takım elbiseler, size sesleniyorum! Eğer oy istemeye gelirseniz sizi Tanrı MUSKİ’ye kurban edeceğim bilesiniz! Ona söz geçiremediğinize göre sizin de tanrınız anlaşılan.

Yayınlayan

serapgokalp

Bursa doğumlu. Bir süre devlet memurluğu yaptı, istifa ederek otomotiv, gıda, tekstil, çelik, inşaat sektörlerinde değişik görevlerde çalıştı. İlk öyküsü Edebiyat-81 dergisinde 1983 yılında, daha sonra Yeni Olgu, Kıyı, Öner Sanat, Karşı, Yaklaşım, Yazko, Papirus, Agora, Türk Dili dergilerinde yayınlandı. Sonraki yıllarda; İle Dergisi, Patika Dergisi, Anafilya, Havuz, Öykü Teknesi, Sözcükler, Notos, Kurşun Kalem, Kar, Dünyanın Öyküsü, Kitaplık, Gösteri dergilerinde öyküleri, inceleme yazları yer aldı. İlk öykü dosyası Böcek Cinayetleri’dir. Ancak yayıncı tarafından yıllarca bekletilip basılmadığı için dosyayı geri almış ve imha etmiştir. İkinci dosyası Astak Kum Saatinde Akarken adlı kitabı, 2002 yılında Sistem Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı. Otuz sekiz yeni öyküsü 267 sayfalık bu ilk kitapta yer aldı. İkinci kitabı Kulak Misafiri, 2009 yılında Pupa Yayıncılık tarafından basıldı. Ödüllü öykülerinin yer aldığı bu kitabı Orhan Kemal Ödüllü üçüncü kitabı Tuz Saraylar izledi. 2010 yılında İlya Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı. Dördüncü kitabı Pirana Kahkahaları 2017 yılında Kanguru Yayınları tarafından yayımlandı. Kişisel kitapları dışında Anlatılan Bizim Hikâyelerimiz, Çığlık, Mübadele Öyküleri, Öykü Dostluğu, Kadınların Ruh Acıları, Öyküden Çıktım Yola-252 Yazardan Minimal Öyküler, Gurbet (Almanya, Gökyüzü Yayınevi Seçkisi) Tanzimattan Günümüze Rumeli Motifli Öyküler seçkilerinde öyküleri yer aldı. Kadın Yazarlar Derneği Yayını, Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor adlı projede öykü atölyeleri düzenleyerek aynı adlı yapıtta ve yine Kadın Yazarlar Derneği Yayını olan Söz Kesmek, Kına Yakmak, Nikah Kıymak adlı kitapta incelemeleri, yayınlandı. Öykü kitapları dışında Kalp Krizi, Bu Gece Uyku Yok Çünkü ve Buket Başaran Akkaya ile ortak oyunlaştırdıkları İki Çığlık, İki Türkü, Bir Ağıt adlı oyunları bulunuyor. Serap Gökalp’in bir öyküsünden oyunlaştırılan bu oyun Devlet Tiyatrolarına kabul edildi. Çalışmalarından Fadime Hanımın Işığı adlı öyküsü Petrol İş Sendikası – Kadın Öyküler Yarışmasında 2007 birinciliğini, Sisin İzi adlı öyküsü, Madenci Öyküleri Yarışması 2007 ikinciliğini, 16/24 Vardiyası adlı öyküsü, Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri Yarışması 2007 üçüncülüğünü kazanmıştır. 2009 yılında Tuz Saraylar adlı dosya ile katıldığı öyküleri Orhan Kemal Ödülü ikinciliğini almıştır. Metin incelemelerini dergilerde, internet edebiyat siteleri ve edebiyat etkinliklerinde, paylaşmaktadır. Halen ÇYDD Bodrum şubesinde ve Bodrum Kent Konseyinde gönüllü olarak çalışmakta öykü atölyeleri düzenlemektedır.

“BODRUM’UN TANRISI BAŞKADIR!” için 3 yorum

  1. Evet,çeşmelerden akmayan bu su gün gelir çok değil 15 dakikalık bir sağanak sonrası kapılardan pencerelerden evinizin içine doluşur. Böyle bir su baskını günü yardım amacı ile gittiğimiz bir dost evinde çabaladık, uğraştık kurtarabildiklerimizi taşıdık vb. yorgun bir şekilde kendi evime dönerken sokağın ismi ne idi diye bir bakındım,ne olsa beğenirsiniz “dere sokak”.

    Liked by 1 kişi

    1. Sevgili Önder Bey, bu hatırlatma için teşekkür ederim, bir yazı da Bodrum’un sellerine ilişkin olmalı. Bu konuda bir şey yazmamıştım. Sanırım artık yazabilirim. O zamanki yardım ve desteğinizi hiç bir zaman unutmadım.

      Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s