Yeni Biçem dergisinde değişik bir öykü biçemi denemesi

Ömrüm Geçen Bir Sağanak Gibi IV

Yeni Biçem Aylık Edebiyat dergisi Kasım 1996’da dördüncü yıl ve 43.sayısını çıkarmış. Bursa’da basılan Ramis Dara ve Hilmi Haşal’ın emeğiyle çıkan bir dergi. Aylık çıkıyormuş ve dergi fiyatı 100.000.-TL.ymiş.           

Benim bu sayının25.sayfasında, sonradan Astak Kum Saatinde Akarken kitabıma aldığım Deniz Taştı öyküm var. Bu öykü klasik yazım tekniklerinin dışında yazılmış, yeni bir biçem arayışı olan bir öyküdür. Metaforların yanında yazı puntolarıyla oynanarak şekilsel zenginleştirme yapma denemesidir. Gerçekler dik harflerle verilirken, duygular italik ve farklı puntolarla verilir.

Adı Deniz olan bir kadının doğum yapma öyküsüdür. Kadının karnındaki çocukla duygusal bağını anlatırken, doğumu bir tür kopuş olarak hissetmesi, ondan ayrılmak istemeyişini, sancının başladığı andan itibaren yaşadığı duygusal çalkantıları ve fiziksel acıları metaforlarla anlatır. Sancının verdiği acı önce küçük, öykünün içinde giderek büyüyen, koyu renge dönüşen puntolarla “Anne” sözcüğü ile verilir.  Uzun bir öyküdür ve 26. Sayfayı Musa Öz’ün Çocukluk Gelgitleri şiiriyle paylaşmıştır. 28.sayfadaki devamını ise Arif Madanoğlu’nun Gökçe-Yazın Güncesi şiiriyle. Doğum eylemini denizdeki zorlu bir fırtına metaforuyla anlatan öykü kadın olmanın en zorlu, en güçlü, en güçsüz, en önemli, en korkunç, en sarıp sarmalayan unsurlarını denizle anlatır. Nabız atışı-sancı göndermesi “deniz” sözcüğünün tekrarlarıyla verilmiştir ve en son “denizin taşma” eylemiyle doğum gerçekleşir.

“Deniz,deniz,deniz!!!

Deniz taşmıştı!

Sonra bir martı havalandı çığlık çığlığa gökyüzüne… ve yavaş yavaş sakinleşti deniz. Eski yatağına geri çekildi. Derin yarıklara benzeyen yüzü pürüzsüzleşti. Sesi küçük mırıltılı ninnilere dönüştü.

Havalanan martı geri dönüp denizin üzerine konduğunda, sakin ve kendine kucak açmış, ona yiyeceğini sunan şefkatli sular buldu.”

Böyle sonlanır Deniz Taştı. 1996’da yayımlanan bu öyküm çok eskiden yazılmıştı. Daha anne olmamıştım. Ama kimseyi buna inandıramadığımı itiraf etmeliyim. Öykünün özellikle kadınları etkilediğini fark ettim.  Beni etkileyen ise yazarken duyduğum heyecan ve aldığım tepkilerle düş gücümün iyi bir noktada olduğuydu.