Kesik El

Alacakaranlık ve çok lüks döşenmiş ofise girdiğimde kapı arkamdan kendiliğinden kapandı. Bir ağızdan içeri girmişim de yutkunması an meselesiymiş gibi hissettim.

Duvarlarda çiçek resimleri gözle görülür biçimde büyüyüp açar, sarmaşıklar çerçevelerden sarkıp oraya buraya dolanırken leylek büyüklüğünde bir kelebek uykudan uyanıp kanatlarını gerdi. Bu saatte kelebek uykusu olur mu diye düşünürken kısık müzik kulaklarıma değince gözüm istedi, gözümle gördüğüm ezgileri ağzım istedi. Kafamı kessem şu müzik yayılan tabloların içine atsam diye aklımdan geçirirken kafam bir tablonun içine giriverdi. Bekleme salonu olduğu anlaşılan bu yere çok kapıyla bölümler bağlanmış, kapılar kapanmıştı.  Kapılar gerçek miydi, yoksa onlar da birer tablo parçası mıydı bilemedim. Belki de tablonun içinden onların kapı olduğu izlenimi ediniyordum. Sarmaşıkların ve büyüyen uzayan bitkilerin, açan taç yaprakların sesleri müzik sesine karışıyor garip bir hal alıyordu. Hani rasgele renkleri birbirine karıştırdığında bulanık ve anlamsız bir boğuntu elde ederdin ya öyle.

Bekleme odasına oturmaya karar verip sarmaşık dallarından birinden kafamın geri getirilmesini rica ettim. Gövdemi sandalyeye küt diye oturttuğumda sekreter masasının üstündeki kesik eli gördüm. Karşı karşıyaydık. Uzun, sivri kırmızı tırnaklı görevli el resmi bir şekilde avucunu gösterip buyurun işareti yaptı. Nereye buyuracağım? O sırada bir deste başvuru kağıdı eteklerini hışırdatarak yanıma oturdu. Asık suratlıydı. Hayallere dalıp bu başvurunun aslında çok mutlu ve para kazanacağım bir işin kapısını açabilmesinin mümkün olduğunu, gülebilseydi eğer bu işe alınacağımın işareti olabileceğini düşündüm. Ama yine de çantamdan çıkardığım kalemimle harekete geçtim. Onu sırt üstü yatırdım, alnından başlayarak, yüzünü, boynunu, göğüslerini, karnını, katlarını ayırıp kıvrımlarının satırlarının içini doldurdum. Bittiğinde boşalmışlık hissettim. Tüm kişisel bilgilerimi, sırlarımı bunun içine akıtmak hiç de akıllıca gelmemişti ama çarem var mıydı?

Kesik ele baktım, masanın üstüne kapanmış iki parmağını tıktıklıyordu.

-0-

İş başvurusu yapmanın dördüncü boyutunu okudunuz.

Yayınlayan

serapgokalp

Bursa doğumlu. Bir süre devlet memurluğu yaptı, istifa ederek otomotiv, gıda, tekstil, çelik, inşaat sektörlerinde değişik görevlerde çalıştı. İlk öyküsü Edebiyat-81 dergisinde 1983 yılında, daha sonra Yeni Olgu, Kıyı, Öner Sanat, Karşı, Yaklaşım, Yazko, Papirus, Agora, Türk Dili dergilerinde yayınlandı. Sonraki yıllarda; İle Dergisi, Patika Dergisi, Anafilya, Havuz, Öykü Teknesi, Sözcükler, Notos, Kurşun Kalem, Kar, Dünyanın Öyküsü, Kitaplık, Gösteri dergilerinde öyküleri, inceleme yazları yer aldı. İlk öykü dosyası Böcek Cinayetleri’dir. Ancak yayıncı tarafından yıllarca bekletilip basılmadığı için dosyayı geri almış ve imha etmiştir. İkinci dosyası Astak Kum Saatinde Akarken adlı kitabı, 2002 yılında Sistem Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı. Otuz sekiz yeni öyküsü 267 sayfalık bu ilk kitapta yer aldı. İkinci kitabı Kulak Misafiri, 2009 yılında Pupa Yayıncılık tarafından basıldı. Ödüllü öykülerinin yer aldığı bu kitabı Orhan Kemal Ödüllü üçüncü kitabı Tuz Saraylar izledi. 2010 yılında İlya Yayıncılık tarafından kitaplaştırıldı. Dördüncü kitabı Pirana Kahkahaları 2017 yılında Kanguru Yayınları tarafından yayımlandı. Kişisel kitapları dışında Anlatılan Bizim Hikâyelerimiz, Çığlık, Mübadele Öyküleri, Öykü Dostluğu, Kadınların Ruh Acıları, Öyküden Çıktım Yola-252 Yazardan Minimal Öyküler, Gurbet (Almanya, Gökyüzü Yayınevi Seçkisi) Tanzimattan Günümüze Rumeli Motifli Öyküler seçkilerinde öyküleri yer aldı. Kadın Yazarlar Derneği Yayını, Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor adlı projede öykü atölyeleri düzenleyerek aynı adlı yapıtta ve yine Kadın Yazarlar Derneği Yayını olan Söz Kesmek, Kına Yakmak, Nikah Kıymak adlı kitapta incelemeleri, yayınlandı. Öykü kitapları dışında Kalp Krizi, Bu Gece Uyku Yok Çünkü ve Buket Başaran Akkaya ile ortak oyunlaştırdıkları İki Çığlık, İki Türkü, Bir Ağıt adlı oyunları bulunuyor. Serap Gökalp’in bir öyküsünden oyunlaştırılan bu oyun Devlet Tiyatrolarına kabul edildi. Çalışmalarından Fadime Hanımın Işığı adlı öyküsü Petrol İş Sendikası – Kadın Öyküler Yarışmasında 2007 birinciliğini, Sisin İzi adlı öyküsü, Madenci Öyküleri Yarışması 2007 ikinciliğini, 16/24 Vardiyası adlı öyküsü, Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri Yarışması 2007 üçüncülüğünü kazanmıştır. 2009 yılında Tuz Saraylar adlı dosya ile katıldığı öyküleri Orhan Kemal Ödülü ikinciliğini almıştır. Metin incelemelerini dergilerde, internet edebiyat siteleri ve edebiyat etkinliklerinde, paylaşmaktadır. Halen ÇYDD Bodrum şubesinde ve Bodrum Kent Konseyinde gönüllü olarak çalışmakta öykü atölyeleri düzenlemektedır.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s